4 Şubat 2014 Salı

..Veda..

Günler, haftalar, aylar sonra nasılsın görüşmeyeli dost?
Uzun bir aradan sonra döndüm bak, ama bu bir vedanın dönüşü
Sessiz sedasız, habersiz çekip gitmek istemedim işte
Sonuçta ne gecelerimiz geçti seninle
Ne karamsarlıkların dibine dibine vurduk
Ama o dibe vuruşluk sanırım artık çıkardı beni yüzeye
Daha da vuracak dip mi kalmadığından yoksa uzanan eli sonunda tutabildiğimden mi bilmiyorum
Bu vedanın da bir sebebi sanırım bu
Ben o tüm benliğimi saran karamsarlığımı kaybettim ya da kurtuldum mu demeliydim
Artık gri yağmur bulutları kaplamışken gökyüzünü
Sabahın 8'inde gülümseyerek uyanabiliyorum güne
Her şey dört dörtlük diyemem tabi
Haksızlıkları gördükçe delirmediğim günüm olmuyor
Saçmalıklar dört bir yanımızı sarmışken, bunlara da sessiz kalamıyorum
Ama bunlara rağmen güzel be hayat
Birisiyle bir şeyleri paylaşmak güzel şey be 
İşte bu yüzden son bir kez uğramak istedim sana
Farklı yollardan geçerek döksek de içimizdekileri
Zaman zaman farklı duraklara uğrasak da
Yeri geldiğinde nokta koymasını da bilmek gerekiyormuş bak
İşte bu yüzden tüm karamsarlığımı sana kusarken,
Sessiz kaldığın için, bana katlandığın için sağol dost
Hakkın ödenmez...

12 Mayıs 2013 Pazar



En zifirisinde, karanlık düşlere hapsolmuş, belki de kabullenmişken. Süzülür içeri bir ışık huzmesi, içine, en derinlerine kadar işler seni uyandırmak istermişcesine. Bir umut olmak içindir tüm çırpınış, nefes aldığını hatırlamak, korkusuzca tekrardan açmak için gözlerini. Bulanık olabilir başlarda, karmaşık gelebilir. Biraz ürkek adımlarla nereye gitsem, ne yapsam, ne söylesem düşünceleri dolanırken aklında, tutup ellerini yol gösterir sana. Ve veda edersin, adımını atarken arkanda kalan karanlıklara...

7 Mayıs 2013 Salı




Çocuktum,

Saklı hayalleri olan renkli balonlara sahiptim,

Büyümek için vazgeçmeyi öğrendiğim.

 

En sonunda bana kalan,

İçinde sana ait hayalleri barındıran, 

Bu yüzden büyümekten vazgeçtiğim...


3 Mayıs 2013 Cuma

..İsyan..


Söylesene kaç durak noktasından geçtin hayatın? Kaç kez yol değiştirip, kaç kez korkup döndün geri? Kaç dönüm noktası atladın, belki çekindiğinden belki de öyle olması gerektiğinden? Kaç kez bir andan ibaret olan kişilere merhaba diyemediğin için yok oldu hayatından? Kaç kez hoşlandın ve sırf bakışmada kaldın? Doğru insan olmadığını bildiğin için miydi? Hep seçilenlerin en iyisi olduğuna olan inanış ya teselliden ibaretse? Ya yaptığımız seçimler, en azından bir kısmı bizi mutsuz ettiyse? Belki de söylenmesi gereken bir merhaba atlandığı için kaçırıldıysa mutluluklar? Razı mı olunmalı yine de, şükürler mi edilmeli? 

Mutlu olabilmek için değil mi tüm bu çaba? Yaptığın seçimler etmiyorsa mutlu, yine de neden bu kabulleniş? Hayatı öğrenmek mi yaşanılanların karşılığı? Her şeyi bilmek, her şeye sahip olmak, her şeyi görmek mi? Ya da öyle olduğumuzu hissetmek mi? Hatalar yapmak ve düzeltememek, kaçını düzelttik ki yaptığımız hataların? Kaç kez kırdığımız kalbi onardık ya da onarıldık? Tek öğrendiğimiz korku muydu? Güvenmemeli demedik mi insanlara? Güvendikçe düşmedik mi onların tuzaklarına? Ya da her şeyin en iyisine layık olarak görmedik mi kendimizi? Bu muydu yani tüm bu yaşananlardan sonra öğrenmemiz gerekenler? Kendini beğenmişlik ve güvensizlik miydi?


Sıradan, hayatın içinden, herkesin yaşadığı, belki sonu farklı olan..

1 Mayıs 2013 Çarşamba


Anlar kaybetmeye başladı anlamını
Şarkılar yitirdi melodilerini

Filmler hep başrolsüz, kitaplar hep hikayesiz kaldı
Gün doğumunun güzelliği, gecenin huzuru saramadı

Uykusuzluk ilk kez cazip gelmedi
Uykular yaramadı

Durmakla, yol almak aslında aynıydı
Çünkü yoktun, hepsi sensizdi...

 

29 Nisan 2013 Pazartesi

Cesaret edemediklerin, belki de kaçarak uzaklaştıkların.
Fısıldamaktan korktukların, belki de haykırsan da duyuramadıkların.
Kıyıda köşede sakladıkların, belki de gözünün önünde göremediklerin.
Gitmekte geç kaldıkların, belki de kalmakta acele ettiklerin.
Hatıralarında kaybedemediklerin, belki de bir türlü hatırlayamadıkların.
Bitmek tükenmeyen bilmeyen kabusların, belki de başlamak bilmeyen günlerin.
Gerçekleşmeyen isteklerin, belki de gerçekleşmesini dilemediklerin.
Melodisi tanıdık gelse de bir türlü söyleyemediğin şarkıların.
Zamansız, mekansız, bir başına kalışların.
Hep canını sıkan, dinmeyen yaraların...